GAZİ AHMET DANİŞMENT İLKMEKTEBİ
(2003 yılı eylül, ekim aylarında, 4053, 4054, 4055 ve 4056 sayılı Yeşil Niksar gazetesinde 4 bölüm halinde fotoğrafsız olarak yayımladığımız bu yazıyı bir bütün olarak – ve konu ile ilgili fotoğraflarla – yeniden yayımlıyoruz.)
1982 yılında, Ankara Gazi Lisesi’nde öğretmendim. Bir gün, o tarihte Türk Dil Kurumu’nda genel yazman olarak çalışan Sevgili Cahit Ağabey’le (Külebi) konuşurken O’nun 1929 yılında Niksar Gazi Ahmet Danişment İlkokulu’ndan mezun olduğunu öğrenmiş ve kendisine: “Ne güzel tesadüf, sizinle iki okulda yollarımız kesişmiş. Ben de Gazi Ahmet Danişment İlkokulu mezunuyum. Siz de 1954-56 yıllarında Gazi Lisesi’nde çalışmışsınız.” demiştim.
Emeklilik sonrası, doğduğum kent olan Niksar’a yerleştiğimde, mezun olduğum ilkokulu bulamadım. Gazi Ahmet Danişment İlkokulu’ nun yerinde kocaman beton bir bina yapılmıştı. Ancak bina “Öğretmenevi” ve “İtfaiye” binası olarak kullanılıyordu. Binlerce kişinin mezun olduğu, Niksar’ın en eski ve en köklü İlkokulu yok edilmişti.
Tüm Karşıbağ Mahallesi’nin, Kültür Mahallesi’nin, Kuz Mahallesi, Ayvazönü’nün çocuklarının okuduğu “Gazi Ahmet Danişment İlkokulu” kapatılmış, ismi de Niksar Lisesi’ne verilmişti. Ancak konuştuğum öğretmen ve öğrenciler hep “Niksar Lisesi” diyor, kimse “Danişment Gazi Ahmet” adını kullanmıyordu. Semtin ilköğretim çağındaki çocukları ise yeni açılan ve “Büyük Ata” adı verilen başka bir ilkokula gidiyorlardı.
Kapatılan Gazi Ahmet İ.O.’ nun yerine açılan yeni okula, neden aynı ismin konmadığını bir türlü anlayamadım.
Gazi Ahmet Danişment kimdir? Gazi Ahmet Danişment, Anadolu Selçukluları’na bağlı olarak Sivas, Amasya, Tokat ve Niksar yöresinde “Danişmentli Devleti” ni kuran kişidir. Babası, Alpaslan’a karşı isyan bayrağını açan Kutalmış Oğlu Süleymanşah’ın akrabası Taylu Danişment’tir.
Türkiye’de –hatta tüm dünyada- bir kentin tarihinde büyük önem taşıyan isimler o kentin okullarına, caddelerine, parklarına isim olarak verilir. Bu davranış hem o kişiye karşı duyulan saygının ve minnet borcunun bir ifadesi, hem de yeni neslin o kişiyi unutmamasını sağlamanın bir yoludur.
Hangi sivri akıllının “Gazi Ahmet Danişment İlkokulu” nu buharlaştırıp yok ettiğini bilmiyorum. Ancak, Niksar’da, bu ismi taşıyan bir ilköğretim okulunun, eski Gazi Ahmet Okulu’nun devamı olarak bulunmasının gerekli olduğuna inanıyorum.
Bu yazıyı kaleme almadan önce yok edilen Gazi Ahmet Danişment İlkokulu’nun evraklarına ulaşmaya çalıştım. İlgili kişilerden birçok kez rica etmeme rağmen hep, “bulacağız, edeceğiz, vereceğiz” gibi gelecek zamanlı fiillerle isteğim yerine getirilmedi.
Sonunda, varlığı Niksar için bir şans olan, Öğretmen-Araştırmacı Yazar Sevgili Hasan Akar, yok edilen okulun bir ciltlik öğrenci kayıt defterine ulaşabildi. Ancak, neredeyse bir asırlık tarihini bizim bildiğimiz okulun; geçmişe ışık tutacak olan diğer belgeleri de kayıplara karışmıştı.
*
18 Temmuz 1951 Çarşamba günü saat 16.00’da, tüm Niksar halkı, Arasta Çarşısı çıkışındaki Çanakçı Deresi üzerinde bulunan Leylekli Köprü ve civarında toplanmıştı. Karşıda Gazi Ahmet Danişment İlkokulu yanıyordu. O yıl beşinci sınıfa geçmiştim. Okulumun cayır cayır yanmasını gözyaşlarıyla seyretmiştim. Sadece benim değil, herkesin gözü yaşlıydı. Oldukça iri yapılı olan sınıf arkadaşım Cafer (Çarıkçı Hasan’ın oğlu), okulun Çanakçı tarafındaki büyük kapısının üst tarafında bulunan pencereden dışarıya bir dolap atmaya çalışıyordu. Yangının bitişikteki “Bakoğulları’nın Mustafendi”nin evinde, çamaşır suyu ısıtılan kazanın altından çıktığı söylendi.
Okulun ana binası kurtarılamadı ve biz müdavim öğrenciler 1951-52 ders yılında, Niksar Ortaokulu’ nun pansiyonu olarak yapılan binada öğrenim gördük.
Yanan okulun yerine betonarme tek katlı bir binanın yapılması 5-6 yıl sonra oldu. Yangın yeri uzun bir süre öylece kaldı.
*
İçinde benim, annemin, babamın da okuduğu Gazi Ahmet Danişment İlkokulu iki katlı ahşap bir bina idi. İki kapısı vardı. Birisi Kuz Mahallesi tarafında, diğeri ise Çanakçı Deresi’ne bakan taraftaydı. Genelde okula, Kuz Mahallesi’ne bakan cephedeki kapıdan girilirdi. Zemini taşla kaplı girişin sağ tarafı taş duvardı. Girişin ilerisinde solda üst kata çıkan ahşap merdivenler ile Orta bahçeye açılan kapı vardı. Orta bahçede tuvaletler ve iki derslik bulunuyordu. Bu iki sınıfın bulunduğu binaya eskiden “Birlik Binası” denirmiş. Orada okuyanların anlattıklarına göre, bina iki katlı imiş. Üst kat sonradan yıkılmış. Bu bina toplantı salonu, laboratuvar ve müzik öğretimi için kullanılırmış. Birlik binasının arkasında da yine ufak bir bahçe varmış.
Öğrenciler sabah ve öğle üzeri derslere girmeden önce, tuvaletlerin
bulunduğu orta bahçede toplanıp sıra olurlardı. Bayrak törenleri de yine bu bahçede yapılırdı. Tuvaletlerin altından bir su arkı geçerdi. Bu ark (hark) daha sonra Çoroğulları’ nın ve Kavcıevleri’ nin önünden geçerek yoluna devam ederdi.
Üst katta salonun sağında ve solunda ikişer derslik, merdiven çıkışının karşı tarafında da öğretmenler ve başöğretmen odası vardı.
Alt kata orta bahçeden iki basamakla inilirdi. Zemin taşla döşeliydi. Burada sadece kooperatif odası bulunurdu. Yağışlı havalarda öğrenciler burada toplanırlardı. Çanakçı Deresi tarafına açılan iki kanatlı bir kapı vardı. Bazen bu kapının önünde top oynardık ve sık sık topumuz dereye kaçardı. Derenin dik toprak kenarından iner topumuzu alırdık.(1)
*
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Niksar’da ikibuçuk(!) okul vardır.
Birincisi Gazi Ahmet Danişment İlkokuludur. Sadece erkekler için olup beş sınıflıdır. Gazi Ahmet İlkokulu’na o yıllar – nedense – “Tembeller Mektebi” de denilirmiş. 1928-1929 yıllarında okul muhtelit (karma) hale gelmiş.
İkincisi sadece kızların okuduğu ve yine beş sınıflı olan Albayrak İlkokulu’dur. Bu okul o yıllar, şimdi “Hal” dediğimiz ve pazartesi günleri ‘Pazar’ kurulan yerin karşı tarafındadır. Müdürü de Hikmet Bey isminde bir zattır. Okul daha sonraları –kırklı yılların sonlarında- tepeye taşınmış ve karma öğretime başlamıştır.
Üçüncüsü Camii Kebir’in (Ulu Cami) yanındaki “Camii Kebir Mektebi” dir. (Ulucan İlkokulu) Bu okul üç sınıflı olduğu için “buçuk okul” denilmektedir.
*
“Gazi Ahmet Danişment Mektebi” nin öğrencileri o yıllarda okul çıkışlarında beş postaya (gruba) ayrılır; başında bulunan bir “postabaşı” ve “postabaşı yardımcısı” gözetiminde: 1.posta,Tekkebayırı yönünden Karşıbağ’a; 2.posta Hanegah Mahallesi yönüne; 3.posta Kuz Mahallesi yönüne; 4.posta Leylekli Köprü’den çarşı yönüne; 5.posta da Derebağ yönüne gidermiş.
1931 yılında Niksar’ın nüfusu 4200’dür. O yıllar kitle iletişim ve ulaşım olanakları yok denecek kadar kısıtlı olduğu için İlçe’de adeta dışa kapalı bir yaşam hüküm sürmektedir. Bu nedenle herkes birbirini tanımakta, küçükler büyüklere saygı, büyükler de küçüklere sevgi gösterirlerdi. Özellikle öğretmenler çok büyük bir saygı görürdü.
Gazi Ahmet Danişment Mektebi’nin Baş Muallimi Ahmet Örs (Tokatlı Hoca –namı diğer Sağırhoca) Niksar Çarşısı’ndan geçerken, herkes ayağa kalkar saygı gösterirdi. Çok disiplinli ve sert bir öğretmendi. Niksar’da birbirini takip eden üç neslin öğretmeni idi. Bir gün derste sözünü dinlemeyen bir arkadaşımızı ayağından çıkardığı ‘mes’ lastiği ile dövmüştü. Din dersimize gelirdi.
1920’li yıllarda okuyanların anlattıklarına göre okulda ders öncesi bahçede milli marşlar söylenir, yoklama yapılırmış. Orda bulunan öğrenci “mevcut” diye bağırır, bulunmayan için de “nâmevcut” diye bağırılırmış. Alt kat yemek ve namaz kılma yeri olarak kullanılırmış. Sesi güzel öğrencilere ezan okutturulurmuş. Alt katın Çanakçı Deresi tarafına bakan kapısı sonradan açılmış. Burada oturan Recep Ağa’ya Sağır Hoca “Bâbâb Recep” diye bağırırdı. (bâbâb, Arapça “becerikli kapıcı” anlamına gelir.)
O yıllar, Kastamonulu Nurettin Bey, Konyalı Kara Necati Bey, Afide Hanım (Topal Afide) gibi okulun asil öğretmenlerinin yanı sıra okulda yedek öğretmenlik yapan Derviş Efendi’nin oğlu Fazıl Efendi (Sonra’dan komiser olup, İst.Göztepe’ye yerleşmiş), Fotoğrafçı Sabri Efendi (soyadı Ural), Şerif Ustanın Kadir Efendi ve Salim Turaçlı gibi vekaleten öğretmenlik yapanlar da vardır.
Bâbâb Recep Ağa (Recep Efendi de denilirdi) Bardakçıoğulları’ndandı. O ve Nadide Hanım okulda uzun süre hizmetli olarak çalışmışlardır.
Gazi Ahmet Danişment İlkmektebi aynı zamanda Niksar Maarif Memurluğu’nu da bünyesinde barındırırdı.
Ahmet Örs’ten sonra Zühtü Işık, Halis Özden (Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Yekta Güngör Özden’in babası) Ali Ergenekon ve Hasan Ferit Günal da hem “başöğretmenlik” hem de Maarif Memurluğu yapmışlardır.
1940 ve 50’li yıllarda Okulun öğretmenleri Turan Bardız, Nafia Bardız, Abdullah Özel, Didar Özel, Nimet Saraç, Semiha Akıncı, Sami Akıncı, Fehmi Gürler gibi isimlerdi.
Eskiden öğrenciler sadece okuldaki davranışlarından değil, okul dışı davranışlarından da sorumlu tutulurlardı. O dönemlerde Gazi Ahmet’te okuyan bir ağabeyden dinlemiştim: “Arasta’nın başında Kihtirler’in Memet Efendi’nin dükkanının köşesinde Bektaşoğlu Ahmet (Sonraları Niksar Ortaokulu’nun ünlü tarih öğretmeni Ahmet Aktaş) ile Hacı Kürdün Halil (Öğretmen Halil Ozanemre) yumurta dövüştürürken kavga etmişler. Bunları Sağır Hoca görmüş. İkisini de milletin huzurunda falakaya yatırmış. Bununla da yetinmeyip “tek ayak üzerinde durma cezası” vermiş. Sağır Hoca kimseye iltimas geçmez, herkese aynı davranırmış.Yaramazlık yapan kendi oğlu Selahattin’i de (Selahattin Örs, nahiye müdürlüğü yapmış, sonradan İst.Beşiktaş’ta Milli Emlak Şefi iken ölmüş) falakaya yatırır dövermiş.
40’lı yıllarda, halk yol vergisinden kurtulmak için en az beş çocuk sahibi olurmuş. (Tabii ben bu işteki mantığı anlayamadım. Beş çocuğu büyütmek, yol vergisi vermekten daha mı ucuza geliyordu acaba?) Gazi Ahmet İlkokulu Başmuallimi Ahmet Örs, yoksul ailelerin başarılı öğrencilerini, ilkokuldan sonra parasız yatılı öğrenci alan okullara göndermek için özel gayret gösterirmiş. O sert görünümünün altında iyilik dolu bir yüreği varmış. Okul numarası 119 olan, 1942 yılı mezunu rahmetli Necmettin Boynudelik (Başefendi) anlatmıştı. Kendisini – ve bir çok arkadaşını – ilkokuldan sonra Tokat’a leyli meccani (parasız yatılı) sınavlarına göndererek, M.S.B. adına İst.Tophane Sanat Enstitüsü’nde okumasını sağlayan “Sağır Hoca” olmuş.
Bugün ismi de cismi de yok edilen Gazi Ahmet Danişment İlkokulu’nun adının eskiden olduğu gibi Niksar merkezindeki bir ilköğretim okuluna verilmesi bir kadr-şinâslık (değerbilirlik) örneği olacaktır.
İlgilileri bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.(2)
Dipnotlar:
(1) Gazi Ahmet Danişment İlkmektebi’nin (bugünkü öğretmenevinin) karşısında bulunan Leylekli köprünün iki yanında o yıllarda tabakhaneler vardı. Dericilik Niksar’da çok önemli bir iş dalıydı.Bugün Niksar’da tabakhane yoktur. Okulun Tekkebayırı tarafındaki kapısının karşısında Hanegah Mahallesi’ne giden yol 1940’lı yılların başında açıldı. Daha önceleri ince bir patika yol ve bu yoldan aşağıdaki Kuz Mahallesi’ne inen küçük, ince, dar yollar vardı. Yine Leylekli Köprü’nün girişindeki yüksek kahve, Ahşap pazaryeri köprüsü ve bu köprünün kenarındaki Şöhretoğlu Hacı Dede’ye ait sergen bugün yoktur.
(2) Bu yazının Yeşil Niksar gazetesinde yayınlanmasından sonra Niksar Belediye Başkanlığı’ndan aldığım 07.10.2003 tarih ve 3/196 sayılı Başkan Ahmet Duran Ünverdi imzalı bir yazı ve eklerinden Niksar Belediye Meclisi’nin 50. Yıl Mahallesi’ne yapılmakta olan bir ilköğretim okuluna “Gaziahmet” adının verilmesi konusunda tavsiye kararı aldığını ve bu kararı da Niksar Kaymakamlığı’na sunduklarını öğrendim.
(Gazi Ahmet Danişment İlkmektebi ile ilgili –eskiye dayalı- bilgileri Rahmetli Babam Ka-
dir Karslı’dan, Rahmetli Şair Cahit Külebi’den ve bugün 87 yaşında olan Sayın Sabahattin Olcay’dan (Hacı Kâşifler’den) aldım.)