A’dan Z’ye RECEPLAROUSSE
“A’dan Z’ye Recep Larousse” isimli kitap, Başbakan Erdoğan, kurmayları ve bazı Ak Parti yöneticilerinin TBMM’de, mitinglerde, basın yayın organlarında, çeşitli etkinliklerde ve sosyal medyada yer alan söylemlerinden oluşan 216 sayfalık bir yapıt!
Kitap CHP’nin internet sitesinde geçen yıl yayımlanmış, ben de oradan alarak belgeliğimde saklamıştım.
CHP yönetimi kitapla ilgili şu açıklamayı yapmıştı:
“Siyaset biliminde ve siyasal iletişimde, adeta akademik olarak incelenmesi gereken ulaşabildiğimiz bu söylemleri herkes için derlenmiş bir kaynak olması amacıyla Türkiye’nin siyaset söyleminin son 12 yılda nasıl değiştiğini göstermek ve bunu tarihe not düşmek için ‘çark, tutarsızlık, argo, küfür ve ucube söylemlerinden oluşan bir antoloji’ olarak sunuyoruz.
Ve biz bu çalışmayı 31 Mayıs Gezi Parkı direnişi ile özgürlük, eşitlik, kardeşlik isteyen, hepimizi birbiriyle tanıştıran, tüm dünyaya direniş umudu olan, yeni bir siyaset anlayışı başlatan, diktatörlerle dalga geçerek ‘özgürlük mücadelesi’ veren yürekli gençlerimize adıyoruz.
Artık Taksim’deki ağacın kökleri İstanbul’dan dünyaya uzandı. Bu ağaç aldığı suyu unutmayacak, taşlandıkça meyve verecek, söküldükçe çoğalacak…”
Fransa’da eski bir başöğretmen olan Pierre Larousse, yayımladığı “19. yüzyıl sözlük, ansiklopedisi” ile bir çığır açmıştı. Onun amacı, herkesi her konuda aydınlatmaktı.
“A’dan Z’ye Receplarousse” nin amacı da herkesi –özellikle bu ülkede yaşayanları- Recep Tayyip Erdoğan konusunda bilgilendirmek, aydınlatmak olsa gerek!
***
Biliyorsunuz, insan belleği unutma hastalığı ile sakattır. (Hafızayı beşer nisyan ile maluldur”
Recep Tayyip Erdoğan’ın çeşitli konulardaki tutarsızlıkları, argo söylemleri öylesine çok ki, insanın bunları belleğinde tutması artık olanaksız duruma geldi.
Bu nedenle Receplarousse bu konuda bir başvuru kitabı olarak kitaplıklarımızda yerini aldı.
Peki, “Receplarousse” u neden söz konusu yapıyorum?
RTE’nin, Cumhurbaşkanlığı seçim etkinlikleri (seçim kampanyası) nedeniyle Tokat’a geldiği günlerden beri, gerek Tokat’ta, gerekse Tokat’ın ilçelerindeki tüm duyuru tahtalarında (bilbord, ilan tahtası), RTE’nin büyük boy belgelik (vesikalık) fotoğrafı yanında “ERDOĞAN / SEN NEREYE / BİZ ORAYA / TOKAT SANA İNANIYOR” yazısı olan duyurular (afişler) var.
Ben Tokat / Niksarlıyım.
Erdoğan’a inanmıyorum.
Son yerel seçimlerinde Tokat genelinde AKP yüzde 52, AKP karşıtı partiler ise yüzde 48 oy aldı.
Yani kullanılan 79567 geçerli oyun 38192’si AKP’ye oy vermedi.
Peki, hangi densiz, hangi yetkiyle, beni –daha doğrusu Tokat’taki AKP karşıtı olan 38 192 seçmeni- yok sayarak RTE’ye “Sen nereye, biz oraya! Tokat sana inanıyor” diyebiliyor?
Tokat’taki MHP’liler, CHP’liler, SP’liler, BBP’liler uyuyorlar mı?
Çok ufak bir para ile “RTE, Tokat’ta 38 192 seçmen SANA İNANMIYOR” diye bir duyuru, o duyuru tahtalarına asılamaz mı?
Ve, RTE’ye inanan ‘hemşerilerime’ inandıkları kişiyi daha iyi tanımaları için birer “RecepLarousse” armağan edilemez mi?(!)
***
Unutmadığım bir anım var:
27 Mayıs 1960’ta çiçeği burnunda bir yıllık öğretmendim.
1950’de yüzde 53 ve 1954’te yüzde 57’lik seçim utkusu ile kendisini çok güçlü gören Menderes; kendisine karşı olan öğretim üyelerini üniversiteden uzaklaştırmış, Basın Yasası’nı değiştirmiş, cezaevlerindeki gazeteci sayısı artmış, karşıt partilere saldırılar başlamış, ‘Vatan Cephesi” adı altında yandaş örgütler kurulmuş, 28 Nisan 1960 ta kurulan ve neredeyse sınırsız yetki verilen Tahkikat Komisyonu yasalaşmış, ulus iki karşıt bölüme ayrılmıştı.
27 Mayıs 1960’ta Türk Ordusu, yasalardan aldığı yetkiyle, ‘tüm yetkileri tek elde tutmaya yönelen siyasal iktidarı’ devirip, yönetime el koyunca, M.E.Bakanlığı da tüm yurtta öğretmenlere 27 Mayıs’ı hazırlayan nedenleri anlatma görevi vermişti.
Demokrat Parti’ye gönülden bağlı, Menderes’i taparcasına seven, hep onu izleyen bir öğretmen arkadaş vardı. (Aslında, benim arkadaşım değildi. Sadece aynı okullarda okumuştuk, o kadar!)
İlçemde, ulusal bayramların kutlandığı genişçe bir alanda –Şimdi orada otogar var- İlçe halkı toplanmış, kurulan yüksekçe bir konuşma yerinden (kürsüden) öğretmen arkadaşlar konuşmalar yapıyorlardı.
Bir ara, Menderes’e söz söyletmeyen o öğretmen konuşma yerine çıktı. Elindeki bir kâğıttan DP’yi ve Menderes’i zalimlikle, diktatörlükle suçlayan bir yazıyı okumaya başladı.
Donup kalmış, şaşkınlıkla ona bakıyordum. Bir an göz göze geldik. Hemen gözünü kaçırdı.
Menderes’e inanan, hep onu izleyen kişi, Menderes gücünü yitirince, çark etmiş, onu kötülemeye başlamıştı.
***
Ömrüm yeterse, RTE’ye, “Sen nereye biz oraya” diyen, bunu yazıp, duyuru tahtasına astıranları izleyeceğim.
Acaba, gerçekten RTE’nin gittiği yere gidecekler mi?
***
Ne diyordu ünlü ozan, o ünlü şiirinde: “.. . / Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını / sürüye katılıverirsin hemen / ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.”
A’dan Z’ye RecepLarousse “Sen nereye, biz oraya” diyerek peşine takıldıkları insanı iyi tanımak, öğrenmek isteyenler için son derecede yararlı bir başvuru kitabı!
Tüm RTE yandaşlarına özellikle salık veririm.
Saygın Öğretmenim. Çok sayıda yurttaşın, biz sana inanmıyoruz demesini, kim önledi?
Bu seçim 2 turludur, değil mi? Tüm partilerin ilk görevi, her partinin kendi adayını çıkarması, böylelikle her görüşten insanın kendi adayı için sandığa gitmesinin sağlanmasıydı. Böylelikle ilk turda, her partiden yoğun katılım olduğundan RTE seçilemezdi. 2. tur için ise ilk turda en çok oy alan aday etrafında birleşilirdi. O aday da RTE ye yalakalık yapmak yerine, tüm muhalefetin, Türkiyenin tüm RTE yi istemeyenlerinin ortak adayı olarak, ortak özlemleri dile getirerek 2. turda görev yapardı. 2. turun sonucunu kimse kestiremez… Büyük bir olasılıkla muhalefetin adayı kazanırdı. Ancak böyle olmadı. YCHP, birdenbire MHP’nin adayı, RTE’nin yedeği olabilecek bir hilafet yanlısını ortaya atıverdi. CHP’liler bu adayı içlerine sindirmediler. Sandığa gitmeyenler olacak. Bunun sorumlusu kim? Ortak aday, Fetullahı över, Özal’ı, Menderes’ över, federasyona sıcak bakar, ikinci bir kamusal dil için olabilir derse, (öyle diyor) RTE’nin yolsuzluklarına ilişkin olarak tek söz etmezse benden, benim gibi düşünenlerden, hangi nedenle oy alacak? Fetullahçıların yoğun desteğini alacak olan bu adaya ben neden destek olayım? İşte sorun buydu! YCHP üstyönetimi, burada özetlemeye çalıştığım yol-yordam’ı tasarlamalı, uygulamaya koymalıydı. Bu yapılmadı; “biz sana inanmıyoruz” denmedi. RTE’nin seçilmesine kim neden oluyor? sandığa gitmeyecek çoğu gerçek CHP’li yurttaşlar mı, yoksa bir Osmanlı özlemcisine dört elle sarılan, bize de” tıpış tıpış gideceksiniz” diyenler mi? Ayıp, her biri yurttaş bilincine ulaşmış aydın insanlardan oluşan CHP tabanına böyle düzeysiz bir biçimde kimse seslenemez… Bu böyle gitmez!
Her engellemeye karşın, yakın gelecekte “biz sana inanmıyoruz” deneceğine, inanmak istiyorum.
Erinç, gönenç dilerim.
Okurunuz, öğrenciniz
Tarık Konal